
Moleküler
biyolojinin en önemli buluşlarından biri, bazı genlerin bazıları
üzerinde daha etkili olduğunun keşfedilmesidir. Bunun sebebi, genlerin
çok komplike bir sıra ile organize olmalarıdır. Genetik hiyerarşinin
temelinde genellikle tekrar eden belirli işlevlerle görevlendirilmiş
genler vardır: hemoglobin yapmak, saçın uzaması veya sindirim
enzimlerinin üretilmesi gibi. Bu moleküler işçilerin üzerinde
“düzenleyici” genler bulunur, bunlar bu işçi genleri çalıştırır ve
durdurur. Örneğin, çocukluk döneminde hemoglobin geninin çalışmasını
durdurur. Hem işçilerin, hem de “orta dereceli yöneticilerin” üzerinde
bir seri ana kontrol geni bulunur. Bunların kararları düzinelerce, hatta
yüzlerce altbirimi etkiler. Bu genler o kadar hayatidir ki, embriyo
döneminde zarar görmeleri ölümcül olabilir.
Bu, üzerinde dikkatle düşünülmesi gereken
bir bilgidir. Genler, atomlardan oluşan moleküllerdir. Peki bu
moleküller, aralarında böylesine düzenli bir organizasyonu nasıl
kurmuşlardır? Nasıl olup da, bir molekül bir insanın artık boyunun
uzamasını durdurma kararı alır, bu kararını diğerine iletir, diğeri ise
bu kararı nasıl anlayıp, itaat edip, uygulamaya koyar? Bu disiplinin
kurucusu kimdir? Dahası, milyonlarca yıldır, trilyonlarca gen, aynı
disiplin, itaat, akıl ve şuurla görevini eksiksiz yerine getirmektedir.
Böyle bir sistemin tesadüfen oluştuğunu
iddia etmek, çok büyük bir safsatadır. Genleri, en akılcı ve en kusursuz
biçimde programlayan şüphesiz, herşeyin Rabbi olan Allah’tır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder